Yeni yıla bir kala, loş ışığın ardında kulağımda müzik, karşımda beyaz sayfa yine aynı üçlüyle baş başayım. Yaklaşık bir aydır sorulan yılbaşında ne yapacaksın sorularına bu senede belirsiz yanıtını vermiştim. Çoğunlukla herkesten de bu yanıtı almıştım. kimisi son ana bırakmış kimisi de çoktan planını yapmıştı. Yılbaşı denilince herkesin kafasında özel bir gün canlanırdı. Yılbaşında ne giyeceksin, ne yapacaksın, kimlerlesin vb gibi uzayıp giden sorular işin ehemmiyetini açıkça gösterirdi. Yeni yıla girerken her şeyiyle farklı olmalıydı,daha önce tatmadığım mutluluğu tatmalıydım belki de. bir önceki senekilerden farklı kişiler,farklı bir mekan olabilirdi.bir sene önce aileyle kutlanan bir yılbaşı bir sonraki sene de arkadaşlarla kutlanan muhteşem bir partiye dönüşebilirdi.Ya da yıllar geçtikçe yeni ilişkiler,yeni arkadaşlıklarla değişen hayatında ,bu günü paylaştığın kişiler de değişebilirdi.bir anımızın bir anına uymadığı bu garip,karmaşık,anlaşılmaz hayatta ,bir seneye sığdırdıkların farklı şekillere bürünürdü.yaşanmışlıklar, pişmanlıklar,sıkıntılar ,eski sevgili ,bunların hepsini geride bırakarak yeni bir yılın ,yeni bir hayatın başlangıcına atılan adımda,işte o özel gecede mutluluğun doruğuna çıkmak gerekliydi.Başkaları ne düşünür bilemem bu benim için böyleydi.Şöyle bir geçmişe dönüp baktığımda geçmişteki o yılbaşı gecelerini gözümün önüne getirdiğimde mutsuz olduğum söylenemez.Ama hayal ettiğim tatları alamadığım yılbaşı kutlamalarıydı hepsi.Hayal ettiğin tat neydi peki derseniz? Sevdiklerimle birlikte, bana değer verenlerle birlikte, dostum dediğim kişilerle birlikte geçireceğim keyifli saatler diye tanımlayabilirim. Mekan olarak illa bu olsun şu olsun diye de bir ısrarım yoktur. ister ev olur,ister dışarıda bir yer,ister yılbaşı partisi olur ama en önemlisi mutlu olabileceğini hissettiğin insanların yanında olmasıdır.Bazen o insanlar çok yakınındadır bazen de çok uzakta.ya da tek tüktür aradığın ortamı bulamazsın.
Hatırlar mısın yazar hatunum sana bir fotoğraf göstermiştim Cansu Boğuşlu’ nun albümünden. Kasımda kaçamak da bir başkadır diye tanımladığı fotoğraf albümlerinden birindeydi. Fotoğrafa baktığında insanın içinde orada olma, orada bulunma gibi duygular kendini gösteriyordu. Aslında arkadaşlarla birlikte yenen bir akşam yemeğinden ibaret olmasına rağmen o ortamdaki sıcaklığı oradaymış gibi hissettiriyordu insana. Hemen ardından başka bir fotoğraf göze çarpıyordu. Hani yeşilliklerin içinde, şahsına münasır evinin bahçesinde kurulmuş sabah kahvaltısının resmedildiği tablo. Şehirden uzak, sevdiklerinle keyifli dakikalar geçireceğin bir ev. Sabah serinliği ve soluduğun farklı bir şehir havasıyla bütünleşmiş sabah kahvaltısı. Evet o fotoğraf,o ev sadece bir örnekten ibaret.belki öyle bir ev belki 2 odalı küçük bir sığınak,belki de koskocaman bir villa olur.Ancak o fotoğraftaki sıcaklığın içinde olmak,o anı yaşamak ve fotoğrafın yansıtamadığı özel şeyleri yaşamak isterdim.Sevdiklerimle birlikte bir akşam yemeği,sonrasında keyifli sohbetler,içmek,dans etmek en önemlisi eğlenmek isterim.Başımı omzuna yaslamak istediğimde çekinmeyeceğim birinin varlığını hissetmek isterim.sarılmak istediğimde hiç tereddütsüz sımsıkı sarılabileceğim birinin yanımda olduğunu bilmek isterim.İster 10 kişi olsun ister 30 kişi hep birlikte toplu eğlenmenin tadına varmasını bilirim.Ama o özel kişinin varlığının yanımda olduğunu bilmek, onu hissetmek bana yeter.O özel kişiyle aramızdaki bağ paylaşılmaz olmalı ,birbirimizin ne hissettiğini anlamalı ve birbirimize aynı duyguları beslemeliyiz.
Sıcak ve samimi bir fotoğraftan yola çıkarak ve bununla birkaç parçayı birleştirerek oluşturulmuş yılbaşı programını resmetmeye çalıştım. İşte yılbaşına bir kala aklımdan geçenler, işte yılbaşı gecesinden almak istediğim tat. Bu zamana kadar gerçekleşmeyen ancak bir gün gerçekleşeceğini umduğum bir gün hayali.Yanımda sıcaklığını hissettiğim bir ten,başımı omzuna yasladığımda mutlu olduğum sevgili ve kadim dostlarımın içinde olduğu bir tablodur beklediğim tat.
30 Aralık 2008 Salı
8 Aralık 2008 Pazartesi
sıradanlıktan farklılığa
Bir bayram günü… bayram demeye bin şahit isteyen bir durumda, sıradan bir gün yaşıyordum adeta.Her bayram yaptığımız akraba ziyaretlerinden eser yoktu.küçüklüğümde kapı kapı dolaşıp el öpmeye gittiğim akraba ziyaretleri rafa kalkmıştı sanki.Aslında çok da eskilere gitmemek lazım bir iki yıl önceye kadar devam ediyordu.Ama bu sene gerçekleşememişti.İnsanın hayatında beklenmedik süprizler olabiliyor işte.Dümdüz,tek düze giden bir hayat değil ki yaşadığımız.Her an her şey olabiliyor.Bir yıl içinde,bir ay içinde hatta iki gün içinde bile hayatımızda bir takım değişiklikler olabiliyor.Bu yılda piyango bize vurdu ama kötü bir piyangoyla karşı karşıyaydık.Babamın rahatsızlığı nedeniyle sıkıntı içindeydik ve bir yere de çıkamamıştık.Babam iyi olsun da bir yere de çıkmayıverelim nolcak yani. İşte bundan dolayı bir bayram havası yoktu evimizde.Tatsız bir bayramdı,her hangi sıradan bir gün gibi. Öğleden sonra yavaş yavaş misafirler gelmeye başlamıştı.Bayram içinmiydi,yoksa babamı ziyaret için miydi? Belki de her ikisi birdendi. Ama bayram ziyaretine gelmiş misafir havasını hissedemiyordum ben. Herhangi bir gün eve sıra sıra gelen misafirler tatsız olan bayramımıza renk katıyorlardı. bir anlıkta olsa ev neşe doluyordu.babamın birazda olsa yüzü gülüyordu. Hastalığı nedeniyle bir günü bir gününü tutmayan babişkom bugün biraz daha iyiydi önceki günlere göre. Uzun süren misafir trafiğinden sonra odama çekilmiştim.Daha sonra bi iki misafir daha gelmişti. Ama hoş geldiniz ,nasılsın deyip çekiliyordum odama . Öyle zaman geliyordu ki odada da sıkıntı basıyordu. Sabahtan yola çıkıp anca akşam eve vardığım akraba,eş dost,ahbap ziyaretlerini özlemiştim belki de. Yorucu olsa da huzur veren yanı vardı.severdim ben insanlarla iç içe olmayı. Yerine göre sıkıcı olsa da güzeldir akraba ziyaretleri. Ama bu sene olmamıştı . napalım bu seferlikte böyle olmalıymış demek ki deyip sineye çektim.odamda otururken bir an düşündüm de ne yapıyordum ben zaman geçsin diye salak salak vakit harcayan bir mahlukattan ibarettim. Msn,facebook,müzik,web sitelerinde gezinti.Hep aynı şey,aynı düzen…farklılık bunun neresinde farklı bir şeyler yaratmak. Bir şey üretmek nerde? Boş boş oturmakta ..bir şeyler için uğraşmak nerde? Herhangi bir şeyle uğraşacağım, öğreneceğim derken şıpsevdi gibi çabucak vazgeçiyorum her şeyden. Korkuyorum belki de. Belki de bir güvensizlik, umutsuzluk çullanıyor üzerime. Yersiz korkularımla yüzleşmeye çalışıyorum. Kendime dönüp baktığımda ben ne yaptım ki diyorum.Kendim için,hayatım için,ailem için.Elle tutulur bir başarı görememenin hüznünü yaşıyorum. Bir yandan trenin çoktan kaçtığını düşünüyorum. Bir yandan da umut esintileri giriyor camımdan içeri, daha yolun başında olduğumu söylüyor. Ümit etmemi sağlıyor, sen istediğin sürece yaşın önemi yok , her yaşta tadabilirsin mutluluğun ilacını diye fısıldıyor sanki. Kimisi 10unda kimisi 20 sinde kimisi de 50sinde ulaşır istediği başarıya, mutluluğa,sağlığa..Ama önemli olan inancını kaybetmeden yaşama dört elle sarılmaktır.Boşlukta olduğumu düşünsem de çıkacağım bu boşluktan. Umuyorum ki kurtulacağım bu sıradanlıktan…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)